İbahim YAVUZ
  Edebiyat
 


DİVAN EDEBİYATI

Müslümanlık Türk alemine yayıldıktan sonra Türk diline bir din dili olan Arapça sızmaya başla-
mış ve kültür yönünden daha ileri olan Farslarla aramızda gerek kültür ve gerekse ekonomik yönler-
den ilgiler kurmanın yolları aranmıştır.Ayrıca Samanoğulları (874-999),Gazneliler (962-1183),Karahanlılar (932-1212) gibi ilk Müslüman devletler kurulduktan sonra bu devletler Arap ve Fars kültürüne ilgisiz kalmamışlardır.
Gazneliler'de saray ve ordu dili Türkçe olduğu halde devletin resmi ve ilmi dili Arapça idi.Gazne sarayındaki birçok şairler, Türk oldukları halde eserlerini Farsça yazmışlardır.
Medreselerin kurulması Arapça'nın din ve ilim dili olarak halk arasında yayılması, bu dilin kut-
siyet kazanmasına da sebep oldu.
Farsça ise edebiyat dili olarak halkın yüksek sınıfı arasında moda olmaya başladı.
Bununla beraber ana dile karşı olan ilgi de zayıflamış değildi.Bu yüzden,milli kültürle,dini kültürün,diğer bir deyimle Türklükle Müslümanlığın kaynaşması bu çağlara rastlar.Bu kaynaşmayı en iyi açıklayan eser "Kutadgu Bilig"dir.Radlof'un düşüncesine göre:"Bu eser,Arap harflerinin Türkler arasına
yeni girmeye başladığı bir devre aittir ve çok ehemniyetlidir.Eser ilk defa Arap sözlerine,Arap söyleyişi-
ne ehemniyet verilmeden Türk söyleyişiyle yazılmış bir örneğidir." Divan Edebiyatı'nın temelleri,kendi çağının düşüncelerinden kuvvet almıştır.
Divan Edebiyatı'nda felsefi düşünceler tasavvufi mahiyettedir.Fars edebiyatından şekiller alınır-
ken tasavvufi düşünceler de aktarılmıştır.Ancak divan şairlerinin çoğu bir tarikatın adamı olmadıkları i-
çin tasavvufu bir felsefe ve ahlak açısından görmüşler ve bu görüş zamanla gerçek değerinden kaybe-
derek hayatın tadını çıkarmak için ne gerekirse "yapılmalıdır" felsefesi haline gelmiştir.
Çü ömr baki değüldür, gülü şerap ile hoş
Bu baki ömrünü sür ta ki ömürdür fani. (Hoca Dehhani)
Hayatın fani oluşu (Bundan ötürü günün gün edilmesi düşüncesi) Tanzimat Edebiyatında da
çok zaman hakim fikir olmuştur:
İç bade, güzel sev, var ise aklu-şuurun,
Dünya var imiş,ya ki yoğ imiş ne umurum. (Ziya Paşa)
Divan Edebiyatı, ilmi hüviyetini,İslamlığın temellerini bir sistem olarak düzenleyen medreseden alıyordu.
Divan Edebiyatı, dil bakımından hür olma yeteneğini (özgürlüğünü) kaybetmiş bir edebiyattı.
Dilde özgürlüğünü kaybetmesi, halka yayılmasını da önlemiştir.Bu yüzden de dünya edebiyatları arası-
na katılamamıştır.
Divan Edebiyatı, milli ve beşeri yönden de zayıf bir nitelik taşımaktadır.Yüzde yüz milli değil-
dir: Zira milli olabilmesi için yaşadığı toplumu anlatması, o toplumun ülkülerini dile getirmesi gerektir.
Divan Edebiyatı'nda bunların hiçbirine tesadüf edilmez.O, bir sürü mazmunlar içinde, bilmeceler, dil o-
yunları ile vakit geçirir.Beşeri de değildir.İnsanla değil,adeta onun gölgesi ile uğraşır.Halbuki yaşayan
eserler,insanlığın ortak nitelikteki zaaf ve sevgilerini dile getirenlerdir.
Divan Edebiyatı 1860 yılına kadar devam eder.Ancak şunu işaret etmek gerektir ki,tarih bir
akıştır.Bir yaş pastayı keser gibi kesin olarak ayırmanın imkanı yoktur.Türk Edebiyatı'nın edebi devir-
lerini şöyle ayırabiliriz:
13. Yüzyıldan 1860 yılına kadar : Divan Edebiyatı
1860-1896 : Tanzimat Edebiyatı
1896-1901 : Servet-i Fünun Edebiyatı
1908-1940 : Mili Edebiyat
1940'tan zamanımıza kadar : Yeni Edebiyat
H.FETHİ GÖZLER

Yunus'tan Bugüne Türk Edebiyatı

 TANZİMAT EDEBİYATI
Siyasi Tanzimat (1839) nasıl memlekete, Batı medeniyeti esaslarına göre, yeni bir düzen ver-
mek ihtiyacından doğmuşsa edebi tanzimat (edebi yenileşme) da böyle bir istekten,Avrupalışma
isteğinden doğmuştur.
Tanzimat'la birlikte yapılan yenilikler edebiyat alanında da kendini göstermekten hali kalma-
dı: Yeni okullar açılıyor, buradan çıkanlar Batı ile ilgiler kuruyor,bu ilgiler,zihinlerde "yenileşme" için
istekleri körüklüyordu.
Ayrıca Divan Edebiyatı da hayatını tamamlamıştı artık.Zamanın gelişmesine cevap verecek güç-
te değildi.
Son bir yüzyıldan beri şairleri kendilerini tamamen söz oyunlarına vermişlerdi.Türkçe, gün geç-
tikçe güzelliğini ve tabiiliğini kaybediyor,devamlı olarak Arapça ve Farsça kelimelerin hakimiyetine
giriyordu.Bunu Divan şairlerinin birkaçı da görebilmişti.Nabi şöyle söylüyordu:
"Divan-ı gazel nüsha-i kamus değildir."
Şeyh Gaalib "Hüsn ü Aşk"ın önsözünde,Türkçe'nin yabancı kelimeler ve yabancı kurallarla çir-
kinleşmekte olduğuna deyinmişti.Bununla beraber sonuç alınamıyor.Divan Edebiyatı, önemli "bir
dil davası" haline gelmek istidadını gün geçtikçe artırıyordu.
Divan Edebiyatı'nın vezin meselesi de ayrıca bir problem idi.Divan şairleri eskiye göre bu vez-
ni (aruz) son zamanlarda daha pürüzsüz kullanıyorlardı.Ancak vezin Kusurlarından tam kurtulmuş
sayılmazlardı.Ayrıca Türkçe kelimeler bu vezinde asıl ahenklerini bulamıyorlardı.Bundan ötürü bazı
aydınlar, Halk Edebiyatı ürünlerine yakınlık göstermeye başlamışlardı.
Öte yandan divan şairi muayyen nazım şekillerine bağlı bulunuyordu.Bu bağlılık divan şairle-
rini kısır bir alan içine adeta hapsetmişti.Bundan ötürü orjinaliteden uzak, şahsiyetsiz bir çalışma-
dan öteye gidilemiyordu.
Ayrıca edebi türlerde de ilkel çağlardaki durumdan bir adım ileri gidilememişti.Avrupa'da çeşit-
li türler,yüzyılın tekamülüne uygun olarak gelişmiş ve bu türlerde kuvvetli eserler de meydana geti-
rilmiştir: Roman,şiir,tenkit,tiyatro vb. ları...Bizde ise hala roman deyince Battal Gazi Destanları,Da-
nişmendnameler ya da Binbirgece masalları akla geliyor,tiyatroya karşılık ise Karagöz ile orta oyu-
numuz bulunuyordu.
Divan Edebiyatı'nın kendine has bir ideolojisi de yoktu.Divan Edebiyatı kuvvetini doğu alemin-
den almakta idi.
Bu alemin kuvveti, tasavvuf,aşk ve şaraptan geliyordu.Divan Edebiyatı'nda bir dış alem yoktu.
Divan şairi tabiatın renklerinden,güzelliğinden,hayatın çeşitli olaylarından bahsedemezdi.Donmuş ka-
lıplardan dışarı çıkmayan divan şairi bundan ötürü bir ilerleme gösteremiyor,her geçen yüzyıl geçen
yüzyılı aratıyordu.
İşte yukarıda sıralanan sebeplerden ötürü edebiyatımızda bir inkılap yapılması gerektiği fikri
böylece doğdu.Avrupa'ya gidip gelenler, bu fikri gerçekleştirmek için büyük çaba gösterdiler.Öncelik-
le,dilde,vezinde,nazım şekillerinde,eebi türlerd yenilikler yapılarak donmuş kalıplardan kurtulmanın
samimi düşüncesi yavaş yavaş gerçekleşmeye başladı.Edebiyatımız ideoloji bakımından da bir kişilik
kazandı.
Türlü alanlarda yapılan gelişmeler, Batı ile kurulan ilgi, edebiyatı da etkiliyordu.
H.FETHİ GÖZLER

Yunus'tan Bugüne Türk Edebiyatı
 YENİ EDEBİYAT
1935-1940 yıllarından günümüze doğru,karmaşık,hızlı bir akışla pek çok deneyişler halinde sürüp
gelen sanat çağına YENİ EDEBİYAT dönemi adını veriyoruz.Türk edebiyat geleneğiyle bağlarını koparmak
isteyen arayışlar ve yenilikler dizisi olan YEni Edebiyat çağı,henüz,kesin ve genel hükümlere imkan vere-
cek tarzda durulmuş ve "oturmuş" değildir.Bu,bir zaman meselesidir.Devirlerin sanat eserleri ve sanatçı-
ları,ancak üzerinden elli yıl geçtikten sonra açık ve seçik yargılara bağlanabilir.
Bununla birlikte çağdaşların yanlış tanınması veya hiç anlaşılmaması halinde, edebiyat hayattan
uzaklaşır.Eğitimin bir kanadı eksik kalır.Gelen okuyucu kuşakları ya kendi zamanlarından çok eski eser-
lerle yetinmeye yahut "yeni"nin en basit ve değersiz verimleriyle oyalanmaya itelenmiş olurlar.Nitekim
bugün "yeni şairler" denince,biraz yaşlılar veya sırf 1940 yılına kadarki edebiyatı izleyenler kolayca dudak
bükmekte;çoğu gençler ise yeni'nin kabuğunda kalan veya şiir tezgahtarlığı yapan en değersiz isimleri
anmaktadır.Daha garibi:
Bugün artık ölmüş veya altmış doldurmuş olan yazıcılarla ilk denemeleri henüz yapmakta olan otuz-
luk gençler "yeni" sıfatlar ve hep aynı yadırgayış veya aynı bilinçsiz tutkunlukla anılmaktadır.Oysa bunlar
arasında artık son sözünü söylemiş, hatta Türk edebiyatında bir çığır açmış olanlar da vardır.Yine bu otuz
yılda yetişen sanatçılar,birbirlerine taban tabana zıt anlayışla eserler vermişlerdir.Aralarında nesil kavgası olmuştur.Ayrı üslupları,başka estetikleri ve akımları temsil etmişleridir.
Hal böyle olunca,çağdaş edebiyatı meydana getiren tarih ve fikir şartlarını;başlıca sanat akımlarını;
ileri sürülen görüşlerle,karşıt görüşleri ve bu dönemde yetişmiş ünlü sanatçılarla yeni beliren değerleri
tanımak icap eder.Bu tutumumuz,hiç olmazsa yeni okuyucu kuşakları ile çağdaş şiir ve roman ardındaki
yadırgamayı azaltacaktır.Yeni üzerindeki değer hükümleri biçime konularak, kargaşadan kurtulma imka-
nı sağlanacaktır.Geleceğin,bugünkü edebiyata bakışı üstünde hiçbir tahminde bulunamasak bile,günü-
müzün kendi edebiyatına bakış tarzı bir açıdan ortaya konmuş olacaktır.
Gerçi "yeniler, Türk edebiyatı geleneğiyle, bağlarını koparmak istemişlerdir." dedim ama,bu son
otuz yıllık edebiyatımız,yine de Milli Edebiyat döneminin bir uzantısı sayılır.Ancak tarihi,coğrafi,ekonomik
ve siyasi şartlar başkalaşmıştır.Dışa-dönük ve maddeci Batı medeniyeti,eskiye göre daha fazla benim-
sendiği için Türk milletini mayalayan,manevi değerler,töre ve adetler sarsılmıştır.Bu hal,yeni bir yaşama
tarzı getirdiği için şiir ve romanlara yansımıştır.Tarihle,dinle,gelenekle ilgisi çok zayıflamış olan Cumhu-
riyet kuşaklarının Milli Edebiyatı, aynı ölçülerde sürdürmesi imkansız olmuştur.
Yeni Edebiyatçılar, aşağı yukarı 1910-1935 yılları arsında doğanlardır.1.Dünya Savaşı yıllarında
dünyaya gelen öncüler,2.Dünya Savaşı yıllarında eser vermeye başlarlar.Yetişme ve öğrenim yaşları
Cumhuriyet devrine rastlar.Atatürk'ün önderliğinde kurulan yeni rejime ve köklü devrimlere şahit olurlar.
Gözlerini bir kuşak öncekiler gibi kocaman imparatorluğa değil,bugünkü Türkiye'den ibaret,dar fakat
Türkleşmiş bir vatanda açarlar.
Kurtuluş Savaşı sonunda, Milli Edebiyatı besleyen Turancılık,İslamcılık,Osmanlıcılık gibi büyük ta-
sarılara veda edilmiştir.Lozan'ın çizdiği sınırlar içinde kalmayı öğütleyen "Yurtta sulh,cihanda sulh." sözü
değişmez bir siyaset ilkesidir.Eskinin büyük vatan ideallerine karşılık,yıkık ve yoksul Anadolu'yu kalkın-
dırmak ve milletçe Çağdaş Medeinyet değerlerine ulaşmak ülküsü,ölüm kalım ciddiliği kazanmıştır.
1940'tan sonra ilmi ve medeni anlamda Batı'ya ulaşmanın lüzumu daha derinden bir şuurla hissedilir.
Hele demokrasiye geçince aydınlarımızın içine bir geri kalmışlık acısı çöker.Dünya iktisat sözlüğünde "az
gelişmiş ülke"lerden biri sayılan Türkiye'nin hızla kalkınması için sağlı sollu çareler ileri sürülür,sert tar-
tışmalar yapılır."
H.FETHİ GÖZLER

Yunus'tan Bugüne Türk Edebiyatı
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN DİĞER ŞİİRLERİ 

Kurşun Yarası
Istedigin zaman, rasladigin yerde
Kiyasiya olmali beni vurusun
Kanim gunlerce akmali caddelerde
Tam kalbime degmeli attigin kursun
Ya kalbime ya alnimin ortasina
En can alacak yerime nisan al
Care bulunmaz her kursun yarasina
Beni oldur ve acik gozlerime dal
Bir eser olmasin icinde korkudan
Tetigi kininle, garezinle cek
Kursun degil olum cikmali namludan
Birak benim kanim olsun dokulecek
En son kursunun da olsa namluya sur
Nasil olsa olum var, bari sen oldur
UMIT YASAR 

Mektup
Istersen mutlu oluruz seninle
Evimiz ve cocuklarimiz olur
Yemek pisirirsin kendi elinle
Kalplerimizde esenlik ve huzur
Istersen mutlu oluruz seninle
Birbirimiz icin yaratilmisiz
Ruhlarimiz dusuncelerimiz bir
Bizigibi olur cocuklarimiz
Ben sair, sen bastan ayaga siir
Birbirimiz icin yaratilmisiz
Ayrilik olmaz fikirlerimizde
Kahkahamiz ta uzaklardan duyulur
Mutluluk parildar gozlerimizde
Ruyalarimiz bile ayni olur
Ayrilik olmaz fikirlerimizde
Ne hayaller kurariz uzun uzun
Uzuntuleri atariz bir yana
Gizli bir seyi kalmaz ruhumuzun
Butun siirlerimi okurum sana
Ne hayaller kurariz uzun uzun
Kim ne derse desin mutlu oluruz
Icimizde umit, arzu teselli
Bende ask ve sende guzellik sonsuz
Askimiz gozlerimizden besbelli
Kim ne derse desin, mutlu oluruz 
UMIT YASAR 

Ne Yapsam Neylesem Ne Söylesem
Ne yapsam donup dolasip sana geliyorum
Avuclarimda ates, gozlerimde sitem
Ve hep o sarki dudaklarimda belli belirsiz
Ne yapsam, neylesem, ne soylesem
Degisen sadece ellerim, gozlerim degil
Ayakkabim, gomlegim, boyunbagim, elbisem
Hersey igreti simdi, herkes yabanci bana
Ne yapsam, neylesem, ne soylesem
Butun gunlerimi aldin gittin, butun aksamlarimi
Oturmus ustume boguyor beni her gecem
O renk yok, o hayaller yok, o dusler yok
Ne yapsam. neylesem, ne soylesem
Nereye vardiysam o yangin oradaydi
O sevmek, o alevler, o cehennem
Baksana, kullerim savruluyor gokyuzune
Ne yapsam, neylesem, ne soylesem
Sen bir yalnizliksin artik ta suramda bir hancersin
Cikaramam seni bagrimdan ne kadar istesem
Vur, oldur dilersen, beni birakma tek
Ne yapsam, neylesem, ne soylesem. 
UMIT YASAR 

Resimler
Sen degistin, resimlerin hic degismedi
Nasil seviyorum bilmezsin su albumu
Resimler yalanci degil, resimler olmuyor,
Aslinda aci olan sey; sevgilerin olumu
Sahte renkler yerini golgelere birakmis
Resimlerde siyah beyaz gozlerin, dudaklarin
Iste bak! ellerin ellerimi ariyor
Resimlerde besbelli anlatamadiklarin
Simdi bir cerceveden gulumsuyorsun bana
Hatirliyor musun bu resim cekildigi gunu
Bakislarin ne kadar duygulu, ne kadar sicak
Anliyorum neler dusundugunu.
Bir baska resimde biraz kederlisin
Huzunlu bir sarki dokuluyor dudagindan
Simdi senden cok uzak bir sehirde
Seni seyrediyorum bir album yapraginda
Bu karanlik yoktu, bir zaman sen vardin
Yasamak comertce sundugun bir isikti
Sen degistin, onlar hic degismedi
Resimlerin senden vefali cikti
UMIT YASAR 

Sen, Ağlama
Ben aglayan sairim
Bana gulmesini ogretmediler
Egil de bir bak mahzun yuzume
Anlatir sana cektiklerimi
Birer bicak yarasi gibi
Alnimdaki cizgiler
Ben mutluluk nedirbilemedim
Saclarim oksanmaya alisik degil
Hep boyle dalip gider gozlerim
Ve ne zaman dusunsem gecen gunleri
Bir karanlik basar icimi
Aydinlik degil
Seni nasil severim bilirsin
Nasil yanarim ozlemler icinde
Bastigin yerler cennet olur
Bilirim en serin ruzgarlar gelirsin
Yine de yanar tutusurum ben
Cehennemler icinde.
En mutlu sandigin yerde kederliyim
Ben seninle sensizligi dusunurum
Bir korku duser icime apansiz
Burkulur yuregim
Seni siirlerimde bin yil yasatir da
Ben bin defa olurum
Bir gun yoklugum bir golge gibi
Dusuverirse gozlerine
Unutma aglayan sairini
Unutma o gunde kapanip dizlerine
Kendi yokluguma kendim aglarim
Sen aglama e mi
Sen aglama e mi?
Sen Uzerinde Nice Şafaklar Söktüğü
Sen uzerinde nice safaklarin soktugu
Sevgi denizlerime akan buyuk nehir
Sen biraz isik, biraz tilsim, biraz buyu
Sen yillardir yazip bitiremedigim siir
Durmadan bir gul acar ellerinde pembe
Sen nefes alisi en bakir guzelligin
Gozlerin midir paralayan gokyuzaunde
Bir gunes dogarcasina geceleyin
Ne zaman seni dusunsem yasamak guzel
Bir bahar bahcesi olur guz bahceleri
En karanliklarda bile uzanir bir el
Kendiliginden acar sabaha perdeleri
Sen varsan dallarda kuslar memnun
Tum ciceklerin rengi degisik, kokusu baska
Oylesine gercek ki var oldugun
Carpar guzelligin kiyilarima dalga dalga
Tutsam ellerini icim urperir hazdan
Basim doner gozlerin gozlerime degse
Kalan tek hatiradir gulusun bir yazdan
Sen bastigin yerde ciceklerin buyudugu
Her zaman en guzel, her yerde essiz
Sen yaprak, sen kopuk, sen kustuyu
Sen sevgi nehirlerimin aktigi buyuk deniz
Umit Yasar Oguzcan 

Seni Arıyorum
Simdi bir an donerek gerilere, hani
Bir zamanlar beni olesiye yasatan
Ellerimi birakip sevecen ellerini
Cevremi simsicak bir sevgiyle kusatan
Seni ariyorum
Bir deniz hickiriyor ta icimde, dinle
Giderek yalcin kayalar, kumlar eriyor
Simdi basbayayim bir kiyida kendimle
Ve bende var ettigin o ben can veriyor
Seni ariyorum
Gulerdin bir zamanlar gunes batmazdi
Bastanbasa bir gul bahcesiydi ortalik
Renkler ya mavi, ya penbe, ya beyazdi
Oysa simdi ne yana baksam karanlik
Seni ariyorum
Varsin ama yoksun. yanimdasin, degilsin
Gozlerim bosuna deliyor geceleri
Tek seni bir kez daha gorebilmek icin
Daldirip ellerimi benden iceri
Seni ariyorum
Ellerim icimde bir kan golune batiyor
Bagiriyorum kimseler duymuyor sesimi
Dislerim hirsla dudaklarimi kanatiyor
Ve senden uzakta verirken son nefesimi
Seni ariyorum
Bu son aldanisim, son yikilisim olacak
Gelsen de bos artik gelmesen de, ben yogum
Yine de son bir umit kirintisiyla, bak
O herseyi yitirdigim anda buldugum
SENI ARIYORUM.
UMIT YASAR 

Sensiz Olmak
nerde o denizim benim, lekesiz gokyuzum?
hani o ictikce susuzlugumu arttiran cesme?
kim goturdu bakislarimi, ne oldu gozlerime?
hani benim ellerim, ayaklarim, saclarim, yuzum?
bu ben degilim besbelli, bu bir baskasi!
gozlerim yabanci bakiyor gozlerime aynadan
o kim? boyle durup durup beni aldatan?
besbelli bir oyuna gelmisim acikcasi
birini sevmisim besbelli, beni koyup gitmis,
ondan simdi aradigim hep o, hep ben!
o ikisi kirmis beni, yikmis , incitmis
simdi bilmedigim bir sarki her yerde soylenen;
sevincten , mutluluktan , sevgiden uzak.
ne aci! senin olmak , sende olmak , sensiz olmak!
U.Y.Oguzcan 

Sensizliğe Sone
Sensizligin olume benzedigi o yerde
Bir el uzanir ceker beni yasamaktan
O kalir dolu, huzun dolu gecelerde
Birer kan canagi gozlerim aglamaktan
Gitgide yayilir damarlarima yoklugun
Bir hancer bilenir kalbimde soguk, sivri
Durup durup vurur basima sarhoslugun
Ustuste icilen dopdolu kadehler gibi
Artik ne yapsam bos, uykular gitti gelmez
Vicik vicik bir gecedir elllerimde kalan
Gunes dogmayi, karanlik bitmeyi bilmez
Saplanir kalbime bir turlu gecmez zaman
Icerim senden uzak gunlerin getirdigi
Yavas yavas olduren bu zehir sensizligi.
UMIT YASAR 

Serenad
Senden baska kimse bilmesin istiyorum
Gozlerimin nasil aska cagirdigini
Bakislarimin nassil gel diye haykirdigini
Gozlerimden, belli oluyor seni sevdigim
Ellerimin aradigi ellerindir geceler boyu
Mumkun degil, bu sevgiyi bicaklayamam ki
Ne yapsam, dolmusum artik, sakliyamam ki
Ellerimden belli oluyor seni sevdigim
Nasil bekliyorum ozlemle, goruyor musun?
El ayak cekilsin, sonsuz bir gece gel
Tarama saclarini, oylece gel
Dudaklarimdan belli oluyor seni sevdigim
Baska yanginlara benzemez bu yangin, sonmez
Bir sey var her yerimi tutusturan yakan
Bu sensizlikte sebil cesmeler misali akan
Gozyaslarimdan belli oluyor seni sevdigim
Sevgilerin en olmezini sana sakladim, gel
Simdi denizler en mavi, ormanlar en yesil
Seninle olayim da dunya umurumda degil
Dinle; kalbimin vurusundan belli oluyor seni sevdigim
UMIT YASAR 

Sevdalar Böyle Başlar
Once dunyama sesin girdi ozlemli, kisik
Bir mutluluk mustusu gibi ta uzaklardan
Cok sonrasi optugum o gul dudaklarindan
Once sesindi cagiran beni gur ve aydinlik
Once kucuk ellerin kondu avuclarima
Yolunu sasirmis bir kus gibi, urkek
Alistim herseyine, her yerine giderek
Saplandin ignelerce parmak uclarima
Once bir aksamdi gelen seninle dopdolu
Inanilmaz, doyulmaz, anlatilmaz, kanilmaz
Bir aksamdi sevgiden, apaydinlik, bembeyaz
Bir aksamdi, alev alev istekli, duygulu
Hersey gercekti, oylesine guzel, yalansiz
Agladim sensiz gecen ve gececek gunlere
Sende olumsuzlugun cagrisini duydum once
Sonra tutusup, yandim ben, sevdalandim apansiz.
UMIT YASAR 

Sevenler İçin
Perdeleri kapat, sevgime tanik istemem
Isigi sondur, gel otur yanima konus
Ergec anlasacagiz baska caremiz yok
Sonra sevisecegiz, bu duzen boyle kurulmus
Istersen yine hep hayir de, olmaz de, ne cikar
Her sey olacagina variyor caresiz
Yasamak zorundayiz, sen de biliyorsun
Oyleyse gel otur yanima sevismeliyiz
Durmadan sevismeliyiz aslinda gece gunduz
Daima istekli ac, doymak bilmez, vahsi cilgin
Sabaha karsi kosu atlari gibi yorgun argin
Yine de usanmis degil, pisman degil, bikkin degil
Belki biraz sarhos, biraz durgun, biraz uykulu
Ama her zaman atesli, sabirsiz, her zaman dolu
UMIT YASAR 

Sevmek
Erimek tadilmamis hazlarin ortasinda
Sevgiden kanatlarla bir bosluga yukselmek
Yasamak dolu dizgin ve her gun biraz olmek
Zevklerin sonsuzluga acilan sofrasinda
Akar ta, icimize cesmelerinden sukun
Dopdolu gollerinde gezer beyaz bir kugu
Huzur; o sevilmeyen kaplerin unuttugu
En eski bir seraptir ellerinle sundugun
Buyuk bir yangin gibi atesin dudaklarda
Duyarden ozlemini en uzak bir yildizin
Sirrina eremeyiz nasil yandigimizin
Bir gun o ates bizi alev alev sarar da.
Ne kadar tutussak bos, hala yanmak isteriz
Ellerindeki bir sey ceker bizi derine
Bir buyu varmis gibi dalariz gozlerine
Biliriz kanilmasin, yine kanmak isteriz
Bir ruyadan silkinip goruruz tek gercegi
Ceker bizi o tutku esiginden olumun
Anlariz hayallerin bizi terkettigi gun
Dunyada tek gercek var, 
SENI SEVMEK GERCEGI.
UMIT YASAR 

Son Mektup
Olursem sasirma
Olebilirim
Olursem aglama
Yine gelirim
Olursem seslenme
Uyuyacagim
Olursem uzulme
Yasayacagim
Olursem bekleme
Geri donemem
Olursem olme
Sensiz edemem
UMIT YASAR
Ümitsiz Aşklar İçin
Ben umitsiz asklar icin yaratilmisim
Ayriliklar icin, sonsuz kederler icin
Ne zaman ta derinden sevsem birini
Ezilmeli yeni acmis gulleri kalbimin
En guclu zehir olmali ask dedigin
Alkol gibi damarlarima yurumeli
Sarmali her yanimi gece olunca
Icimde bir cibansasina buyumeli
Insan sevince her gun bir kez olmeli
Her gun bir baska yerine saplanmali o kursun
Yollara dusmeli, perisan deli divane
Erimeli potasinda o garip var olusun
Artik uzakbir anidir huzur ve sukun
O buyuk yangin baslamissa yurekte
Bir gun gelir de bu caresizligin
Aranir butun tesellisi olmekte
Oyerde sevilmek de yalan sevmekte
Nereye baksan dizboyu karanlik
Bosuna bir isik arama goklerde
Her seyinle askin icindesin artik
Boyle gitgide derinlere ceker o bataklik
Orada olumsuz olur nice kara sevdali
Sevmek, hic sevilmeden; korkunc guzel
Ask dedigin karsiliksiz olmali
Umutların Bittiği Yerde
Bir dus gibi basladi her sey, o sonsuz
Ve el degmemis guzelliginde askin
Uzaklarda arayip da buldugumuz
Belki de bizdik, sesiz ve dalgin
Her yer yesile kesmisti yaprak yaprak
Buyulu sesizliginde ormanlarin
Elele, daglar ve denizler asarak
Bir yere vardik, mutluluga en yakin
Oyle yukseldik, goge degdi basimiz
Tum mesafelerini astik dunyanin
Oylesine hur ve oyle yapayalniz
Ve sonra bir yere geldik ki ipissiz
Caresizlik bir tek hancer gibi yalin
Saplandi bagrina butun umutlarin
UMIT YASAR 

Umutların Bittiği Yerde
Bir dus gibi basladi her sey, o sonsuz
Ve el degmemis guzelliginde askin
Uzaklarda arayip da buldugumuz
Belki de bizdik, sesiz ve dalgin
Her yer yesile kesmisti yaprak yaprak
Buyulu sesizliginde ormanlarin
Elele, daglar ve denizler asarak
Bir yere vardik, mutluluga en yakin
Oyle yukseldik, goge degdi basimiz
Tum mesafelerini astik dunyanin
Oylesine hur ve oyle yapayalniz
Ve sonra bir yere geldik ki ipissiz
Caresizlik bir tek hancer gibi yalin
Saplandi bagrina butun umutlarin
UMIT YASAR

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol