İbahim YAVUZ
  Şiirlerim
 

 Recep Tayyip Erdoğan

Tuzaklar kuruldu arka arkaya
Hepsini çıkardın boşa Erdoğan
Şu kendini bilmez yaşlı kargaya
Davos’u dar ettin yaşa Erdoğan
Yoksuzluk ülkemde derin bir yara
Sen geldin sayende güçlendi para
Sahipsiz kimsesiz fakir fukara
Kavuştu ekmeğe aşa Erdoğan
Tam koptu diyorken dünyanın ipi
Millet sende gördü başbakan tipi
Senden önce gelen piyonlar gibi
Olmadın kimseye maşa Erdoğan
Hep eski günleri anan gafiller
Şahsi çıkarına yanan gafiller
Seni kolay lokma sanan gafiller
Baltayı vurdular taşa Erdoğan
Kalkınan ülkeyiz sorunumuz çok
Bizim senden başka umudumuz yok
Herkes özgür olsun herkes karnı tok
Kavuşsun o mutlu düşe Erdoğan
Terör aldı bizden bunca canları
Bir yol bulup durdur akan kanları
Yenilmez sanılan pehlivanları
Getirdin sonunda tuşa Erdoğan
Varsın rakiplerin her gün dalaşsın
Her fırsatta gelip sana bulaşsın
İş gitsin, aş gitsin, huzur ulaşsın
Van’a Hakkari’ye Muş’a Erdoğan
Nerde eski çoban eski koyunlar
Artık dik duruyor bükük boyunlar
Sahneye konuyor eski oyunlar
Filmi alıyorlar başa Erdoğan
Zor sınavlar verdin sıktın dişini
Görmedik dünyada senin eşini
Nasıl gördüm derim yanlış işini
Dilim yanar benim haşa Erdoğan
İbrahim vazgeçmez anayurdundan
Muhalifler bilmez halkın derdinden
Her biri nal toplar oldu ardından
Yoruldular koşa koşa Erdoğan
İbrahim Yavuz  

Sattırmayız

Kim demiş bu vatan satıldı diye
Satamazlar sattırmayız gardaşım
Kim demiş ateşe atıldı diye
Atamazlar attırmayız gardaşım

Korkak olan gece gündüz dövünür
Cesur olan Türklüğüyle övünür
Her cephede vatanını savunur
Bölemezler böldürtmeyiz gardaşım

Hiç kimseden yoktur bizim korkumuz 
Budur başka milletlerden farkımız
İlelebet dönecektir çarkımız
Kıramazlar kırdırtmayız gardaşım

Anadolu’m neşem de sen derdim de
Bini aşkın yıl bıraktım ardımda
Kara cahil horozlar var yurdumda
Ötemezler öttürmeyiz gardaşım

Hele bakın batı denen kalleşe
Oyun oynar durur bize peş peşe
Bizi içten vermek ister ateşe
Veremezler verdirtmeyiz gardaşım

Bu toprağa kanımızı katmışız
Karda kışta cephelerde yatmışız
Ne çileler ne acılar tatmışız
Yıkamazlar yıkılmayız gardaşım

Milletimin barışçı bir özü var
Gençliğimin Atatürk’e sözü var
Düşmanların ülkemizde gözü var
Yutamazlar yutulmayız gardaşım

İbrahim der şahlanacak coşacak
Ülkemiz bu engelleri aşacak
Medeniyet yolunda hep koşacak
Tutamazlar tutulmayız gardaşım

İbrahim Yavuz ( Yavuzca )


Karadeniz

Şafak söker Kaçkarların başından
Parça parça bulutların dışından
Bir yeşillik yayılır ki peşinden

Karadeniz yağmurların anası
Irmakların meskenidir burası

Balıkçılar denizinde dolaşır
Gün doğmadan sahillere yanaşır
Şu hamsiyi gören gözler kamaşır

Karadeniz dalgaların anası
Rüzgarların meskenidir burası

Arıların petek petek balı var
Ağaçların meyve yüklü dalı var
Çiçeklerin pembesi var alı var

Karadeniz has güllerin anası
Bülbüllerin meskenidir burası

Deli gönül bir güzele kapılır
Önce tanrı sonra ona tapılır
Sevdalıklar ölümüne yapılır

Karadeniz aslıların anası
Keremlerin meskenidir burası

Bir genç gelir ince belli tığ gibi
Bir kız gelir güle düşmüş çığ gibi
Horon eder her biri bir dağ gibi

Karadeniz ezgilerin anası
Figürlerin meskenidir burası

Deli gönül yanar yanar tutuşur
Dallarında nice kuşlar ötüşür
Toprağında mert insanlar yetişir

Karadeniz aslanların anası
Yiğitlerin meskenidir burası
 
İbrahim Yavuz ( Yavuzca )
 


Hatice Nine

Bence onun hiç kimse dolduramaz yerini
Bütün köyün gönlünü aldı Hatice nine
Kör olsun zalim gurbet aldı sevdiklerini
Evinde tek başına kaldı Hatice nine

Elinde bastonuyla onu yolda görünce
Yaşlı gönül teline dokundum ince ince
Birde ona babamın ismini söyleyince
Benim kim olduğumu bildi Hatice nine

Ey bu köyün en güzel en çalışkan gelini
Zaman hiç acımadan büktü ince belini
Eğilim öpmek için o mübarek elini
Berhudar ol diyerek güldü Hatice nine

Neler gördü geçirdi şöyle bir hayal kurun
O kıtlık yıllarını siz birde ona sorun
Yedi çocuk büyüttü yirmiye yakın torun
Her birini bir yana saldı Hatice nine

Bundan seneler önce rahmetli olmuş dede
Yaşamak güzel dedi yaş doksana gelsede
Odanın köşesinde küçük bir iskemlede
Oturup namazını kıldı Hatice nine

Kiremitleri kırık bu eski ahşap evi
Isıtmıyor diyordu çalıların alevi
Ona yardımcı olmak hepimizin görevi
Senin derdin bağrımı deldi Hatice nine

Yıllar ne çabuk geçti bir su gibi akarak
Bazen mutluluk verip bazen yürek yakarak
Duvardaki örümcek ağlarına bakarak
Derin düşüncelere daldı Hatice nine

Ölmeden ocağımı terk etmem diye diye
Koskoca bir ömürden ne kaldı ki geriye
Gelen komşular değil bağırma “kim o” diye
Ecel geldi kapıyı çaldı Hatice nine

Dışarıda hava soğuk her taraf beyaz kardı
Onu bir akşam vakti derin bir uyku sardı
Üzerinde ne para ne de kul hakkı vardı
Nasıl doğduysa öyle öldü Hatice nine
 
İbrahim Yavuz ( Yavuzca )
 

On İkiden Vuruyor

Bir tuhaf oluyorum aklıma geldiğin an
Tüylerim diken diken,dudaklarım kuruyor
Karşıma çıktığında ürperiyorum bir an
Gözlerin yüreğimi on ikiden vuruyor

İyi güzel hoşsun da şu kaprisi bıraksan
Yüreğimin içinde harlı bir ateş yaksan
Ne zaman gülümseyip biraz manalı baksan
Gözlerin yüreğimi on ikiden vuruyor

Çözülüp dağılmışım gel de bak şu halime
O gözler ki el koymuş bütün istikbalime
Bazen durup dururken düşüyor hayalime
Gözlerin yüreğimi on ikiden vuruyor

Beni bir mecnun gibi çöllerden aşırmadan
Geleceksen gel artık sabrımı taşırmadan
Her seferinde böyle hedefi şaşırmadan
Gözlerin yüreğimi on ikiden vuruyor


İbrahim Yavuz ( Yavuzca )


Göç

Hazan çöktü şu dağların ardına
Gönlüm düştü ayrılığın derdine
Baykuş konar yiğitlerin yurduna
Viran olur bizim ilimiz oy oy

Felek bağınıza sapladı oku
Fidan kurumaz mı koparsa kökü
Taştan ağır gelir gurbetin yükü
Bükük kalır bizim belimiz oy oy

Şimdi çıkar göçler yola dizilir
Genç fidanlar ara yerde ezilir
Kimi tamirciye çırak yazılır
Açılmadan solar gülümüz o oy

Çamurlu varoşlar olur yerimiz
Silinir yok olur ülkülerimiz
Arabeske döner türkülerimiz
Dertli dertli çalar telimiz oy oy

Çile kucak kucak dert dizi dizi
Yüreklerde kalır acının izi
Kim dinlemek ister kim anlar bizi
Gayrı dönmez olur dilimiz oy oy

İbrahim der budur dünyanın hali
Garibanlar çeker bütün vebali
Zaman bir ırmaktır biz su misali
Boz bulanık akar selimiz oy oy

İbrahim Yavuz ( Yavuzca )


Gurbet Diyor

Türkülerde feryat eden
Sözler gurbet gurbet diyor
Uzaklara dalıp giden
Gözler gurbet gurbet diyor

Hasretin yürek yaktığı
Yaşın sel gibi aktığı
Gidenlerin bıraktığı
İzler gurbet gurbet diyor

Viran olmuş illerinde
Gariplerin dillerinde
Aşıkların ellerinde
Sazlar gurbet gurbet diyor

Sevdiğine varamamış
Doya doya saramamış
Yuvasını kuramamış
Kızlar gurbet gurbet diyor

Nice insanları yutmuş
Umutları yosun tutmuş
Artık gülmeyi unutmuş
Yüzler gurbet gurbet diyor

İbrahim Yavuz ( Yavuzca )


Hocam

Aruz veznini öğrenmemde büyük
katkıları olan Florida’dan
Mehmet Fatın Baki hocama ithaf’en.


Yolcu var ki fikri düz yolcu var ki hep sapar
Sence râhi saptıran mal değil midir hocam
Canlı var ki hep zehir canlı var ki bal yapar
Tatlı söz de bir çeşit bal değil midir hocam

Asrımızda kulların böyle zevke sapması
Bir de onca densizin bunca küfrü yapması
Merhametten ayrılıp maddiyâta tapması
Bir çeşit melânkolik hal değil midir hocam

Güçlüler ki şeytanın nefretiyle doldular
Pek haramcı pek habis pek çıkarcı oldular
Rengarenk çiçeklerin şimdi hepsi soldular
Fitnelikte bir çeşit zül değil midir hocam

Menfaatçi olmadım sinsi sinsi hak yeyip
Asla acze düşmedim fazla fazla isteyip
Sevgi saygı besledim doğru yol budur deyip
Doğru sence tuttuğum yol değil midir hocam

Kim ki dökse malların zerr-i akçe saçsa da
Azrail peşindedir hangi yönde kaçsa da
Âdemoğlu dünyanın yükseğinde uçsa da
En sonunda bindiğin sal değil midir hocam

Fâilâtü / Fâilün / Fâilâtü / Fâilün

İbrahim Yavuz ( Yavuzca )

  YAZILI ŞİİRLERİM.
http://www.antoloji.com/siir/sair/sair.asp?sair=16408&page=1&order=baslik&goster=siirler&ara=&t=25.01.2009%2021:59:50

VİDEO ŞİİRLERİM.

http://video.google.com/videosearch?q=ibrahim+yavuz&emb=0&aq=0&oq=ibrahim+yav#

SESLİ ŞİİRLERİM

http://www.antoloji.com/siir/sair/sair.asp?sair=16408&goster=seslisiirler

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol